Türkiye genelinde cerrahi branşlar için açılan kadrolar boş kalıyor. Genel cerrahide 268, beyin cerrahisinde 127, kalp-damar cerrahisinde 92 kontenjan boş kaldı. Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl yayınlanan Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nın 2020 verilerine göre, Türkiye’de 88 bin 127’si uzman olmak üzere 171 bin 259 doktor var. Her 100 bin kişiye 205 doktor
Hiçbeyninizin içinde dolaşan bir sis varmış gibi hissettiğiniz oluyor mu? Dilerseniz Dr. Osman Müftüoğlu’nun makalesinden alınan şu ankete bir göz atın
v8huy. Son zamanlarda hafıza,konsantrasyon ve odaklanma sorunlarınız mı var? Beyin sisi ile karşı karşıyasınız demektir. Beyin sisi nedir?Beyin sisi nedenleri nelerdir?StresUyku problemleriHormonal değişikliklerDiyetTıbbi sorunlarİlaçlarBeyin sisi nasıl giderilir?Beyin sisi ne zaman ciddiye alınmalı?Sonuç Ders çalışmaya oturdunuz, ama kitaplar size, siz kitaplara bakıyorsunuz. Veya, işyerinde mailinizi açtınız, onları yanıtlamak yerine mail listesinde aşağı yukarı gezip duruyorsunuz. Evde bir işe başladınız, normalde 10 dakika bile sürmeyecek iş bir saattir bir saattir bitmedi. İşte beyin sisi denen şey budur. Beyin sisi veya zihin yorgunluğu olarak da adlandırılan durum bir hastalık değil, çeşitli tıbbi sorunların bir belirtisidir. Bu bilişsel problem kapsamında şu belirtiler bulunur Kısa dönem hafıza problemleriZihinde netlik olmamasıKonsantrasyon bozukluğuOdaklanma güçlüğüMantıklı karar verme güçlüğüBilgiyi işleme güçlüğüTalimatları izleme güçlüğüHataları düzeltme güçlüğü Bu durum iş veya okul yaşamını etkileyebilecek boyuta gelebilir. Ancak, bu durum çözümsüz değildir. Beyin sisi nedenleri nelerdir? Beyin sisi durumunu çözmenin yolu öncelikle altta yatan nedeni bulmaktan geçer. Nedeni ortaya çıkardıktan sonra çözüme geçilebilir. Muhtemel nedeler aşağıdadır. Stres Kronik stres kan basıncını yükseltir, bağışıklığı zayıflatır ve depresyonu tetikler. Bu durum aynı zamanda mental yorgunluk da yapar. Stres tehlike anlamına gelir. Tehlike ile karşı karşıya kaldığı zaman oluşan tepkinin adı “dövüş veya kaç fight or flight” tepkisidir. Bu durumda kaçmak veya dövüşmek için gerekli gücü sağlamak üzere beyin bir dizi nörokimyasal ve hormon salgılanmasını sağlar. Sonuçta ortaya bir dizi zihinsel fiziksel ve metabolik değişiklik çıkar. Ortaya çıkan temel zihinsel değişiklik stresin kaynağına odaklanmak ve diğer zihinsel faaliyetleri geri planda bırakmaktır. Bu durum kısa dönemde çok işe yaramasına karşılık, uzun vadede sorun yaratır ve olağan düşünsel işlevleri engeller. Kişinin beyni yorulduğu zaman düşünmek, bağlantı kurmak ve odaklanmak güçleşir. Kronik olarak stres uyarıları devam ettiği sürece stres kaynağına odaklanma sürer ve başka konulara odaklanma ve hafıza kaynaklarına ulaşma güçleşir. Uyku problemleri Beyin sisi açısından en önemli sorunlardan biri de uykunun süre ve/veya kalitesindeki azalmadır. Uyku süre ve kalitesi yetersizse, beyin yeterince temizlenmeye fırsat bulamaz ve bu durum beyin sisi ile sonuçlanır. Hormonal değişiklikler Kadınlarda östrojen ve progesteron düzeyleri bir menstruel döngü boyunca dalgalanan bir seyir izler. Emosyonel yapı da genellikle menstruel döngüyü izler. Menstruasyon döngüsü sırasında hormonlar Özellikle hormon düzeylerinin en fazla azaldığı adet döneminde hafıza, odaklanma ve konsantrasyon sorunları görülür. Benzer şekilde gebelikte ve menopoz döneminde de bu durum sıktır. Diyet Beyin sisinin oluşumunda diyet de önemli rol oynar. En bilinen örnek B12 eksikliği ve selenyum eksikliğidir. Gıda allerjileri ve duyarlılıkları da bu konuda önemli rol oynar. Özellikle FODMAP duyarlılığı ve laktoz intoleransı bu konuda başı çeker. Bunun yanısıra, MSG Çin tuzu, aspartam ve alkol de dikkat edilmesi gereken maddelerdir, bu nedenle beyin sisi olanların hazır soslar ve çorbalardan, diyet içeceklerden, sucuk salam ve benzeri şarküteri ürünlerinden uzak durması yararlıdır. Sorun yaratan gıdaların diyetten çıkartılması belirtileri düzeltebilir. Tıbbi sorunlar Kan şekerini etkileyen durumlar, iltihaplı hastalıklar ve yorgunluk yaratan durumlar beyin sisini oluşturabilir. Bu durumlar aşağıda sıralanmıştır. anemidepresyondiyabetiltihaplı romatizmal hastalıklariltihaplı barsak hastalıklarıfibromiyaljimigrenkronik yorgunluk sendromuhipotiroidimultipl sklerozsusuzluk Bunlar dışında alkol, ilaç ve madde bağımlılığı da önemli bir nedendir. İlaçlar Kullanılan çeşitli ilaçlar da beyin sisine neden olabilir. Bu konudaki başlıca ilaç grupları şunlardır Anksiyete ilaçlarıEpilepsi ilaçlarıTrisiklik antidepresan ilaçlarUyku ilaçlarıParkinson ilaçlarıNarkotik ağrı kesicilerKanser kemoterapisiAntihistaminiklerİdrar kaçırmayı önleyici ilaçlar antikolinerjiklerBeta blokerlerStatinler Beyin sisi nasıl giderilir? Beyin sisinin düzelmesi için genellikle yukarıda belirtilen nedenlerin düzelmesi gerekir. Bunun dışında yapılması gerekenler aşağıda belirtilmiştir. Anksiyete ve stres kontroluUyku düzenini oluşturmaDüzenli egzersizGün içinde hiçbirşey yapılmayan 5 dakikalık boş zamanlar oluşturma TV, telefon ve diğer uyarılardan uzaktaÇok çeşitli iş yapmayı multitasking bırakma, bir işi bitirmeden diğerine başlamamaBir konu üzerine 15- 30 dakika yoğunlaşma örneğin 15- 30 dakikalık bir online veya video eğitime katılmaRutin dışı işler yapma, yöntemler ve yaklaşımlar kullanma örn. rutin işe bir saat ara verip yeni bir yemek pişirme Beyin sisi ne zaman ciddiye alınmalı? Aşağıdaki dört belirtiden biri veya daha fazlası mevcutsa, sorunun altyapısını araştırmak üzere bir doktora görünmekte yarar vardır. Beyin sisinin birkaç ay veya daha uzun sürmesi ve stres ve uykusuzluğun azalmasına rağmen düzelmemesiBeyin sisinin sonucunda işyerinde, finansal kararlarda veya sosyal hayatta büyük hatalar yapılmasıBeyin sisinin yanısıra ağrı veya denge problemleri gibi sorunların ortaya çıkmasıSosyal hayatı etkileyecek ölçüde unutkanlık Sonuç Her ne kadar bir hastalık olmayıp sadece bir belirtiler topluluğu olsa bile, beyin sisi dikkate alınması gereken bir durumdur. Bu durum genellikle yaşamda yolunda gitmeyen birşeylerin olduğunu işaret eder ve bunların düzeltilmesi için uyarı anlamına gelir. Bu uyarıyı dikkate almak gerekir. aa
Sisli beyin ne demek? Neden olur? Belirtileri nelerdir? Beyin sisi tedavisi nasıl yapılır? Nasıl geçer? Hep sersem gibi, yorgun hissediyorum, odaklanamıyorum... Sisli beyin ne demek? Brain fog olarak geçen sisli beyin nedir dediğimizde aklımıza gelen iki belirgin şey vardır. Birincisi odaklanamamak, ikincisi hatırlayamamak. Bu durumu yaşayan kişiler gelende kafam allak bullak, hiçbir şeye odaklanamıyorum, sarhoş gibiyim gibi ifadeler kullanırlar. Zihnin içinde sanki hiçbir şey belirgin değilmiş, bir sis bulutu dolaşıyormuş gibi hissediyorsanız sizde de beyin sisi olabilir. Sisli beyin neden olur? Belirtileri neler? Okuduğunu anlamamak, tekrar tekrar okumak, odaklanamamak, konsantrasyon zorluğu, sorunları çözememek gibi durumlar yaşıyor musunuz? Bunlarla birlikte aşağıdaki belirtilerden kaç tanesi sizde var? Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda sizde de beyin sisi olabilir. Peki sisli beyin neden olur? Stres, anksiyete, depresyon Gıda intoleransı Hormon dengesizliği Vitamin eksikliği ve mineral eksikliği Uyku problemleri Hareketsizlik Antibiyotik ve/veya antidepresan, ağrı kesici kullanımı Kronik enfeksiyonlar Uyandığımda kendimi sersem gibi hissediyorum, kendime gelmem çok uzun sürüyor hatta tüm gün sersem gibiyim. Sanki sarhoş gibiyim kafamı toparlayamıyorum, ne yaptığımın farkında değilim. Bu cümleler size yabancı gelmiyorsa sebebi yukarıdaki listede yer alan maddelerden bir veya genellikle bir kaçı olabilir. Beyin sisi neden olur sorusu kişiden kişiye göre değişebilir, bu listedekilerden hangileri hayatınızda yer kaplıyor? Özellikle beslenme bozukluğunun sebep olduğu sisli beyin sendromunun neden olduğunu anlamak için vitaminlerin, minerallerin de kontrol edileceği bir kan testi yaptırmak şart. Glutamin faydaları neler? Sisli beyin tedavisi Konuşmanın ortasında ne diyeceğimi unutuyorum, konsantre olamıyorum, her şey bana çok hızlı geliyor diyorsanız bunlara bir de ağrılar, mide bağırsak sisteminde sorunlar, mantarlar ekleniyorsa yapmanız gereken ilk şey detaylı bir kan tahlili, gaita ve idrar tahlili. Çünkü sizde beyin sislenmesi olabilir. Fakat bu sorun çözülebilir yani sisli beyin tedavisi var ve bu durum kontrol altına alınabilir ve gerekli şeyler yapılabilirse, geçici olabilir. Şimdi bakalım beyin sisine ne iyi gelir neler yapılması gerek? Sisli beyin nasıl geçer madde madde listeden bakalım. Stres yönetimi Yeterli su tüketimi Spor egzersiz yapmak Diyet yapmak Hormon, vitamin, mineral dengesini düzenlemek Uyku düzeni Stresli bir durum karşısında, bunu kabullenmek ve olabildiğince sakin kalmaya çalışmak önemlidir. Yoga, meditasyon, dans etmek, doğa yürüyüşü, esansiyel yağlar, kitap okumak, teknolojik aletlerden uzak durmak stres yönetimi için oldukça iyi yöntemlerdir. Vücudumuzun suya çok ihtiyacı var. Bizler de birer çiçek gibiyiz. Connecticut üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre %1 lik sıvı eksikliği bile bilişsel işlev bozukluklarına sebep olabiliyor. Bu bozukluklar arasında odaklanamama, sorun çözememe, kısa ve uzun dönem hafıza sorunları ve yorgunluk yer alıyor. Özellikle ms, tiroid sorunları, multipl skleroz, migren, fibromiyalji beyin sisi ile birlikte sıkça görülür. Kronik ağrıların tedavisiyle birlikte egzersiz yapmak çok önemlidir. Kendinize uygun, haftalık bir egzersiz programı çıkartmalısınız. Gıda intoleransı ile gıda alerjisi arasındaki fark çok önemlidir ve bu farkın anlaşılmaması tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Bir gıdayı tükettiğiniz anda vücudunuz tepki veriyorsa bu alerjik reaksiyondur. Bazen de vücut belirgin bir tepki vermez ama zaman zaman migren ağrıları gibi ağrılara sebep olur veya kronik kabızlık, kronik ishal gibi durumlara. Burada çoğunlukla gıda intoleransı aklımıza gelir. Beslenme planından tüm süt ve süt ürünleri, glutenli gıdalar, şeker ve şekerli gıdalar çıkartılmalıdır. Sebze ağırlıklı bir beslenme planı hazırlanmalı, gerekirse bir uzmanla birlikte eliminasyon diyeti yapılmalıdır. Özellikle Omega 3, D vitamini, K vitamini ve B12 vitamini eksikliği kronik ağrılara, inflamasyona ve beyin sisine neden olur. Tüm vitamin, mineral ve hormon dengesi düzenlenmelidir. Uyku süresi kişiden kişiye göre değişir fakat vücudumuzun melatonin salgılayabilmesi ve iyileştirme işlemini uygulayabilmesi için karanlıkta uyumamız gerekiyor. Akşam saat 2200 ile sabah saat 600 arasında, karanlıkta alınan uyku vücudumuzu onarıyor. Bu saatler arasında uyumak ve bunu düzenli olarak bu şekilde yapmak gerekiyor. Sisli Beyin Ne Demek? Beyin Sisi Neden Olur? Tedavisi Nedir? Kolesterol seviyenizi dengede tutmak için yeşil çay, keten tohumu, biberiye, zencefil ve soya fasulyesi tüketin. Sağlıklı yaşam ve beslenme ile ilgili bilmeniz gerekenler Ispanağın Yararları Nelerdir? Ispanak Neye İyi Gelir? Niacin B3 Vitamini Nedir? Faydaları Nelerdir? Havucun Faydaları Kalorisi Nedir? Havuçtaki Vitaminler Ve Mineraller A Vitamini Faydaları Nelerde Bulunur? Neye İyi Gelir? Mavi Yemiş Blueberry Nedir? Faydaları Nelerdir? Kombu Çayı Nedir? Faydaları Nelerdir? Kombucha Ne İşe Yarar? Kivinin Faydaları Zararları Nelerdir? Kivi Neye İyi Gelir? Glutatyon Tedavisi Ne İşe Yarar? Faydaları Nedir? Sağlıklı Beslenme Kanser Riskini Azaltıyor Limonun Cilde Faydaları Nelerdir? Lekeler İçin Maske Tarifi
Covid-19’un yorgunluk, öksürük, eklemlerde ağrı, ateş gibi belirtilerini hepimiz biliyoruz. Ancak, aslında birçok hastada yaygın olarak ortaya çıkan nörolojik belirtilerden haberdar değiliz. Covid-19 geçiren hastaların çoğu, ilk enfeksiyonlarını takiben yaygın bir şekilde “nörolojik yakınmalar kümesi”nden bahsediyor. Nedir bu belirtiler? Hafıza ve konsantrasyon sorunları, net düşünememe, baş ağrıları, uyku bozukluğu, anksiyete, kafa karışıklığı, konuşmada ve günlük kelimeleri bulmada zorluk… Bu nörolojik yakınmalar kümesini, genel anlamda “beyin sisi” terimiyle tanımlıyoruz. Yapılan araştırmalar, beyin sisinin Covid-19 geçirildikten sonra aylarca devam edebileceğini SONRASI BEYİN SİSİ NE KADAR YAYGIN?Journal of Infection'da yayınlanan bir çalışmada, Fransa’da hastaneye kaldırılan hastalar arasında Covid-19’dan taburcu olduktan sonra üçte birinde hafıza kaybı ve konsantrasyon problemleri Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından yayınlanan bir başka raporda, Covid-19 olan ve aylar sonra hala sağlık sorunları yaşayan fazla kişiyle anket yapıldı. Konsantrasyon ve hafıza bozuklukları, bu hastalar arasında görülen en yaygın belirtilerden bazılarıydı. Ankete katılanların yarısından fazlası konsantre olmakta veya odaklanmakta güçlük çektiklerini ve üçte biri hafıza sorunları olduğunu General Hospital, Harvard Medical School ve King's College London'daki araştırmacılar tarafından yönetilen 4 milyondan fazla kişiyle yapılan ankette, Covid-19'a yakalandıktan 8 hafta sonra yaklaşık 20 kişiden 1'inin beyin sisi de dahil olmak üzere kalıcı belirtiler yaşadığı bulundu. Araştırmaya göre, bir kişinin hastalığının başlangıcında ne kadar çok yakınması varsa, o kişide beyin sisi görülme olasılığı o kadar BEYİN SİSİNE NEDEN YOL AÇIYOR?Covid 19’un beyin sisine yol açmasında birkaç mekanizmanın rol alabileceği düşünülüyorBAĞIŞIKLIK SİSTEMİ TEPKİSİBeyin sisi ve Covid-19 ile ilgili en yaygın mekanizma, bağışıklık sisteminin koronavirüse verdiği tepki. Bu pek çok farklı şekilde gerçekleşebilir. Nature Reviews Neurology dergisindeki bir araştırma, sitokinlerin ve bunlarla ilişkili bağışıklık aktivitesinin Covid-19'lu kişilerin beyinlerinde yaralayıcı derecede yüksek düzeyde iltihaplanmaya yol açabileceğini ve hatta başlangıçta fark edilmeyen ancak bilişsel hasara veya bozulmaya neden olabilecek küçük damarlarda tıkanmaları tetikleyebileceğini söylüyor. Bağışıklık sistemi bir virüse tepki olarak hızlandığında, beynin içinde bir sitokin patlaması olabilir ve beyne yapısal hasar virüsün kan hücrelerini ve damarları enfekte etme yeteneğine sahip olduğuna dair kanıtlar var, dolayısıyla kan damarlarında veya damarları kaplayan hücrelerde iltihaplanma olması da beyne hasar bağışıklık yanıtlarında salınan iltihap maddeleri, aynı zamanda özellikle beyne yönelik bir tür toksin olabilir ve bu da bilişsel işlevlerde sorunlara yol açabilir. Diğer bir olası bağışıklık tepkisi sorunu ise, savunma maddeleri yanlışlıkla kendi dokularımıza ve sinir hücrelerine saldırabilir. Bu gibi bağışıklık tepkileriyle hasar görmüş olan sinirler, yanlış sinyaller gönderdiğinde beyin sisi yakınmaları BAKIM ÜNİTESİBeyin sisi, aslında hastaneye kaldırılan veya entübe edilen insanlar için alışılageldik bir durum. Annals of Intensive Medicine'de yayınlanan 2012 tarihli bir araştırma, hastaların yüzde 30 ila 80'inin yoğun bakımda kaldıkları süre boyunca bilişsel düşüşe yol açabilecek deliryum yaşadıklarını buldu. New England Journal of Medicine'de 2013'te yayınlanan bir başka çalışmada, hastaların yüzde 66'sının yoğun bakımdan ayrıldıktan üç ay sonra hala bilişsel bozukluk yaşadığı ortaya DE Mİ BEYİN SİSİ ŞİKAYETİNİZ VAR?Covid-19 geçiren hastaların birçoğu şu şikayetlere sahip“Kafamı toparlayamıyorum”“Günlük yaşamımda birçok şeyi unutuyorum”“İşime odaklanamıyorum”“Konuşurken bazı kelimeler dilimin ucuna geliyor, ama bir türlü bulamıyorum”“Her şey rüya gibi geliyor, net düşünemiyorum”Eğer benzer sorunlarınız varsa, beyninizin daha yavaş çalıştığını düşünüyorsanız, kısa süreli hafızanızda sorun varsa, sizin için çoklu görev yapmak zorlaşmışsa, Covid-19 sonrası uzun dönemli beyin sisi yaşıyor YAPILABİLİR?Beyin sisi, hafıza sorunları veya sinir sisteminin farklı türdeki düzensizlikleri için etkili bir tedavi yöntemi yok. Ancak, aylarca beyin sisi belirtileriyle mücadele ettikten sonra tamamen iyileşen insanlar var. Dolayısıyla bu durumda, kalıcı bir endişeye gerek olmayabilir. Ancak bu belirtileri yaşayanların kesinlikle duygusal bir desteğe ihtiyacı var. Çoğumuz, Covid-19 geçiren yakınımızın ya da arkadaşımızın neden bu kadar unutkan olduğunu, sorumluluklarını yerine getiremediğini, işini iyi yapamadığını, çocuklarıyla ve eviyle ilgilenemediğini anlayamayabiliriz. Bu konuda onları yargılamak yerine, bunun Covid-19’a bağlı uzun süreli gerçek bir nörolojik sorun olduğunu kabul olarak, hafıza problemleri olan, felç veya travmatik beyin hasarı geçiren insanlar, sağlıklı bir Akdeniz diyeti ile beslenerek, nörolojik destek alarak, kaliteli uyuyarak, bolca fiziksel aktivite yaparak bilişsel işlevlerini iyileştirebiliyorlar. Siz de, bu ipuçlarından yararlanarak, yaşam kalitenizi Habertürk
İçindekiler1 Beyni en çok ne geliştirir?2 Beyin küçülmesi ne iyi gelir?3 Beyin sağlığımızı korumak için neler yapmalıyız?4 Hafızayı güçlendirmek icin ne yemeli?5 Beyni güçlendirmek için ne yapmak lazım?6 Beyne daha fazla oksijen gitmesi için ne yapmalıyız?7 Beyinde küçülme olan hastalar nasıl olur?Beyni en çok ne geliştirir?Günde ortalama 7-8 saat civarında uyku almak beyin nöronlarının daha sağlıklı çalışmasına ve zekâ becerilerinin gelişmesine katkı sağlar. Uyku esnasında zekanızı geliştirebilmek için uykunuzu verimli hale küçülmesi ne iyi gelir?Beyin Küçülmesi Nasıl Durdurulur? Beyin küçülmesinin önlenebilir olduğuna dair kesin bir kanıt yoktur, ancak belirli adımlar atmak erken veya şiddetli başlangıç olasılığını azaltır. Bunlara düzenli egzersiz yapmak, kan basıncını düzenlemek ve sağlıklı bir diyet yemek sağlığımızı korumak için neler yapmalıyız?1 – Beyin gelişimi ve sağlığını destekleyen gıdaları tüketin. … 2 -Türk kahvesinden vazgeçmeyin. … 3 -Hayatınızda özel anları artırın. … 4 -Beyninize 4 mevsimi yaşatın. … 5- Uyku düzeniniz tarlakuşu gibi olsun. … 6- Beyninizin yükünü kahkaha ile hafifletin. … 7- Tek başınıza bulmaca çözmenin yanı sıra sosyal aktivitelere ağırlık güçlendirmek icin ne yemeli?Hafızanızı güçlendirmek için bu besinleri yiyinHafıza güçlendirici besinler. Sağlıklı besinleri, doğru miktarda tüketmenin insan sağlığına katkısı büyük. … Zerdeçal. … Yağlı tohumlar. … Yeşil yapraklı sebzeler. … Yaban mersini. … Kakao. … Yağlı balıklar. … Yumurta sarısıJul 24, 2020Beyni güçlendirmek için ne yapmak lazım?Özellikle unutkanlık, kafa karışıklığı, dalgınlık gibi durumlardan şikayetçiyseniz, bu beyin egzersizlerini acilen günlük hayatınıza dâhil etmelisinizOyunlar oynayın. Çocukların bir bildiği var! … Meditasyon yapın. … Gıdalarla beyninizi de besleyin. … Vücudunuzu çalıştırın. … Yeni bir beceri 19, 2022Beyne daha fazla oksijen gitmesi için ne yapmalıyız?Düzenli egzersiz beynin düşünceyle ilgili kısmına oksijen açısından zengin kanı taşıyan küçük kan damarlarına akışı kan dolaşımını iyileştirir ve beyne daha fazla glikoz gider. Yürümek,yoğun egzersizden daha etkili bir şekilde beyne oksijen küçülme olan hastalar nasıl olur?Herhangi bir nedenle beyinde BOS birikmesine hidrosefali denir. Akım yolu tıkandığında veya emiliminde bir sıkıntı oluştuğu zaman beyindeki karıncıklarda biriken BOS basıncı artarak beyni sıkıştırır. Yaşlanan insanda beyin büzüşüp küçülür, bu küçülmenin kafatası içerisinde oluşturduğu boşlukları BOS doldurur.
ŞULE TÜRKER suleturker34 Hayatlarımızı değiştiren Covid-19 pandemisinin getirdiği kural, kısıtlama ve yasaklara uyum sağlamaya çalışırken haliyle psikolojimiz yıprandı. Sosyalliğimiz dibe vurdu. Yakınlarımızdan uzak kaldık, dokunamadık. Sevdiklerimizi kaybetmenin acısını da pandemi koşullarında’ yaşadık. Sevdiklerini kaybedenlerin acısını usülünce paylaşamadık. Tükenmişlik sendromu başta olmak üzere birçok ruhsal sorun söz konusu. Hayat standartlarımıza ve baş etme becerilerimize göre kimimiz daha az kimimiz daha çok hissetti bu daralma’yı. Psikiyatrlar, psikologlar, yaşam koçları, sağlık çalışanlarından sonra belki de bu sürecin en çok başvurulan profesyonelleri. Üstelik tam normalleşiyoruz derken, yeni vaka ve can kayıplarının pik yapması sonrası gelen tam kapanma kararı, danışan sayılarını hızla artırdı. Yaşadığımız ruhsal pandemi’ tablosunu değerlendirmek, tespit, gözlem ve öngörülerini sormak istediğim uzman klinik psikolog Şerife Budak Köse’yle de bu yoğunluk nedeniyle ancak gece saatlerinde konuşma imkanı bulabildik. Uzaktan çalışanlardan evlilikleri çatırdayan çiftlere ilişkilerin yeni adresi dijital platformlardan televizyon dizilerine kadar birçok konuya değindik. Buyursunlar… Pandemi başladığından beri en yoğun olduğunuz dönem hangisi? Kasımla, sonbaharda başladı ve bu son dönem. Şu andaki son kapanmada çok daha yoğunuz. Kapanma sürecinde online görüşmelere başladınız. Yüz yüzeyle aynı etkide oluyor mu? Geçen yıl ilk kapanmada kaygılarım vardı nasıl olur diye ama aynı etkiyi görüyoruz. Hatta online görüşme daha çok talep görüyor. Çünkü dünyanın her tarafından insanlar istediği zaman ulaşabiliyor. Danışanlarınız Türkiye’yle sınırlı değil yani? Şu anda neredeyse her ülkeden danışanım var. En çok hangi ülkelerden? İngiltere yoğunluklu. Daha çok kuzey ülkeleri diyebilirim. Yurt dışından konuştuğunuz kişilerle, Türkiye’deki danışanlarınızın ortak paydası ne? Konuştuğumuz ağırlıklı konu haliyle pandemi ve depresyon. Çaresizlik, sosyal izolasyon, kaygı ortak sorunlar. Ayrışan şeyler var mı sizi arama nedenleri konusunda? Kaygı, genelde dünyanın her tarafında ortak karakteristik özellikler taşıyor. Kaygı bozukluğu mesela. Ölüm kaygısı, bu pandeminin yarattığı, genelde o kaygının çeşitleri var ama temel olarak kaygı başlığı altında toplanan sıkıntılar; Gelecek kaygısı ve ekonomik kaygılar çok fazla, ortak payda olarak. Ekonomik kaygı köşeye sıkışmış hissettiriyor Türkiye’de hangi kaygı ön planda? Şu andaki en ön plandaki kaygı, ekonomik kaygı. İnsanlar işlerini, konfor alanlarını kaybetmekten çok korkuyor. Genelde bir yurt dışına nasıl gideriz sorusu akıllarda. O ekonomik kaygı, köşeye sıkışmış hissettiriyor. Bu süreçte karşılaştığınız ekstrem durumlar var mı? Ekstrem diyemem, ekstrem olabilmesi için ilk defa karşılaştığımız durumlar olması gerekir ama şunu söyleyebilirim Bunların sayısı, karşılaşma sıklığımız arttı. Mesela kaygı bozukluğundan aklını kaybedecek noktasına gelecek insanlar oluyor. Ya da takıntı dediğimiz OKB obsesif kompulsif bozukluk vakaları arttı. Sıklık çok fazla. Önceden ayda bir karşılaştığım yoğun kaygı, panik atak durumu şimdi neredeyse her gelende karşıma çıkabiliyor. Zaman kavramını yitirdik Fotoğraf Reuters Depresyon, travma, tükenmişlik problemi yaşayan insan sayısı tüm dünyada yükseldi. DSÖ bir ruhsal pandemi’den bahsetti. Ruhsal pandeminin aşısı ne? Ruhsal pandeminin aşısı, insanın kendinde bulacağı başa çıkma becerileri. Mutlaka ve mutlaka bir şeyle ilgilenilmesi, bir uğraş, hobi, ilgi alanı dediğimiz alışkanlıklar edinilmesi gerekiyor. Çünkü sosyalliğimiz kalmadı. Sosyalliğimiz elimizden alınınca insanlar bir anda gelecek kaygısının ya da o tükenmişliğin içine girdi. Şimdi sinema, tiyatro gibi sanatsal aktivitelerin hiçbiri yok. O nedenle başa çıkma becerilerini geliştirmeleri gerekiyor insanların. O da işte ilgi alanları dediğimiz, egzersiz, uğraş, hobi türündeki işler… Bu süreçte maddi ya da başka bir nedenle psikolojik danışmanlık alamayanlar ne yapmalı, önerileriniz ne olur? Genelde benim önerim, mutlaka günlük rutinlerine bir egzersiz koymaları, bu spor olur, en iyi yürüyüş olur, örgü olur, en basit yazmak olur. Bedensel aktiviteleri öneriyorum. Beden, ruh sağlığının çok önemli bir parçası. En az 20-30 dakika günlük yürüyüş, meditasyon, müzik gibi aktiviteler… Çok önemli bir şey var, beyin sisi’ diye gündemde şu sıralar, zaman kavramını yitirdik. Dün ne zamandı? Her gün aynı şeyleri yapıyoruz, zaman durmuş gibi oluyor. Unutuyoruz, unutkanlıklar çok karşımıza çıkıyor. Tükenmişliğin getirdiği durumla insanlar çok fazla unutmaya başladı. O nedenle neyi ne zaman ne kadar yapacağımızı bilmek, günü planlamak, rutini belirlemek gerekiyor, bunlar bizi zinde tutar. Günlük aktiviteler hep aynı şeyler mi olmalı yoksa farklılıklar mı içermeli? Belki her gün farklı bir şey ekleyerek. Sonuçta hepimizin üç aşağı beş yukarı rutinlerimiz aynı. Ev işleri, evden çalışma, çocuklar, kitap okuma, film izleme… Bunlara küçük küçük farklı rutinler eklenebilir. Hem gelişimimize katkı olur hem bizi zinde tutar. Bilmediğimiz bir dili öğrenmek gibi yeni şeyler yapmak bunlara eklenebilir mi? Eğer yapabiliyorsak bu çok önemli. Bir amaç edinilmeli. Amaçlar zaten bizi ayakta tutuyor. Küçük hedefler konulmalı. Çünkü bu pandemi en az bir yıl daha hayatımızı etkileyecek gibi görünüyor. Bu kapanmadan tükenmiş’ çıkılacak Fotoğraf Reuters Tam kapanmadan psikolojik olarak nasıl çıkacağız? Mevsimlerin ruh sağlığımız üzerinde etkileri çok büyük. Öyle bir dönemde kapandık ki! İnsanların hiç beklemediği bir dönem, tam bahar dönemi. Zaten bir gerçeklik algısı sorunu var niye kapandığımız yönünde… Bu, mart ayında olsa ya da kışın, daha farklı olurdu. Şimdi insanlar oldukça zorlanıyorlar. Bunun tükenmişliği çok daha fazla etkileyeceğini düşünüyorum. Tam kapanma sonrasında vaka sayıları ya da can kayıpları açısından memnuniyet verici bir tabloya ulaşacağız belki ama ruh sağlığı açısından durum farklı olacak anlaşılan… Ruh sağlığımız, travmalarımız, tükenmişliğimiz, bir anlam arayışı, varoluşsal bir anlam arayışını çok diplere götürdü. İnsan ayakta kalmak için yaratılmış bir canlı. Her şeye uyum sağlayabilme gücü var, fakat içinde bulunduğumuz koşullar hayatımızdaki o varoluşsal anlamları çok sorgulatmaya başladı. O da işte bir amaç edinmediğimizde ya da küçük değişiklikler yapmadığımızda çok büyük çökkünlüklere neden oluyor. Ruhsal pandeminin olumsuz etkileri, covid-19’un etkilerinden daha mı uzun sürecek? Evet, kalıcı olmaz umarım ama bir sürü şey değişecek, alışkanlıklarımız değişecek. İlişkilerimizi bıraktığımız yerden toparlayabilecek miyiz? Şu an hiç kimseyle görüşmüyoruz. Sosyal yaşantı biçimlerimiz değişecek. 7/24 film, dizi izlemeyin Bu süreçte yapmayın’ dediğiniz neler var? Bir kere sürekli uyumayalım, yataktan çıkmak istemeyenler var. Hareketsiz kalmayalım. 7/24 film izliyor bazıları. Rutin bölünmeli. Tabii ki film de izlenmeli, tabii ki uyumalı ama sürekli aynı şeyler yapılmamalı. Özellikle tek yaşayanlar daha fazla yalnızlık, yoksunluk çekiyor. Onlar bu süreci nasıl geçirmeli? İletişim yolları, telefonla yakınlar aranabilir, dostlarla sohbet edilebilir. Online partiler bile yapılıyor artık. Görüntülü konuşmalar yapılabilir. İlla ki gün içinde birileriyle konuşmalıyız, görüşmeliyiz. Bunu yapabildiğimiz kadar, pandeminin elverdiği koşullarda, elverdiği şekillerde yapmalıyız. Ayrılmak için pandeminin bitmesini bekleyen çok çift var Pandemi bitsin ayrılacağız’ diyen çok fazla insan var. Süreç, ilişkileri nasıl etkiledi? Şöyle bir şey var Evliliklerde genelde çalışan insanlar olarak dışarıdaydık, akşamları görüşüyorduk. Yemeklerimiz vs. dışarıda oluyordu, sosyaldik. Şimdi eve girince, durumlar değişti. En yakınlarımıza önyargılarımız daha fazla oluyor. Tanıdığımızı zannediyoruz. Herkesin kendi başa çıkma becerisi ya da beceriksizliği evin içine girince ortaya çıkınca, ilişkilerde iletişim sıkıntıları ortaya çıkmaya başladı. Evli insanlar aslında yalnız olduğunu fark etti ya da çatışmalar arttı. Bundan dolayı birçok evlilik çatırdamaya başladı, boşanma kararları alındı, pandeminin bitmesini bekliyorlar. Pandemi öncesinde ayrılan bazı çiftler de bu süreçte barıştı, bunu nasıl değerlendirirsiniz? Benim bu yönde bir tespitim yok ama şunu söyleyebilirim yalnızlık korkusu çok arttı. Yalnız yaşayanlarda özellikle yalnızlık kaygısı arttı. Bu durum – senin gözlemine yorum yapıyorum- bir arada olmaya itmiş olabilir. Bu süreçte boşanma kararı alanları bundan döndürme mümkün olabiliyor mu, yoksa normal zamanlara göre daha mı sert kararlar? Daha sert kararlar oluyor. Bu tip ilişkilere baktığımızda geçmişten getirdikleri çatlaklıklar oluyor ama başka şeyle göz ardı edebiliyorlar. Sosyal ortamlar en büyük kurtarıcılar. Bazıları geç kalınmış kararlar da olabiliyor. Ama iletişim iyiyse, kişilik çatışmasından öte ya da temelde geçmişte göz ardı ettikleri çok büyük problemler yok ise tabii ki döndürülebiliyor. Ne için evlilikte kalmak istediklerini ya da ilişkide kalmak istediklerini tekrardan değerlendirdikleri zaman bunu aşabiliyor insanlar. Ben şu dönemin geçmesinden sonra denemeden, çaba harcamadan böyle bir karar alınmamasını da öneriyorum. Sosyalleşme dijital platformlara kayıyor Kadın erkek ilişkileri, flörtleşme, seks hayatı, normalleşme sürecinde normale dönebilecek mi? Zira birbirimize dokunmaktan geçtim yan yana durmaya bile korkar hale geldik. O konuda benim tereddütlerim var, çünkü bu süreçte dijital arkadaşlık platformları, sosyal medya sitelerine eğilimler çok arttı. İnsanlar birbiriyle sosyal ortamda tanışmak yerine bu platformlarda tanışma yönüne geçti. Bu da birçok insanın daha benimsediği, tercih ettiği bir durum halinde şu anda. Sanki bu devam edecekmiş gibi geliyor bana. Çünkü duygusal yakınlıkları aramıyor insanlar, arıyor aslında da dijital platformlarda bunları bulmak zor. Gerçek bir dünya değil çünkü, ağırlık oraya doğr kayıyor. Bu durum devam ederse ilişkiler nasıl etkilenir? İnsanlar birbirini tanımak için emek harcamıyor. İlişkilerdeki o özeni çok fazla birbirlerine göstermiyorlar. İlişki özen gerektiren bir durumdur. Birkaç soruluk tanışma siteleri var; ardından eşleştiriyorlar. Bu ne kadar gerçekçi olabilir ki? Ya da duygu boyutu nerede? İnsanlar giderek duyguları yaşamadan tüketmeye yönelik bir yöne doğru gidiyor. Ben açıkçası çok temkinli ve tedirginim o noktada. Bekleyip görmek gerekiyor. Şu anki durum bu. İşyerleri eve taşındı. İş ilişkisi, ev içi ilişki her şey iç içe. Bu ilişkileri de yordu. Bu noktada ne öneriyorsunuz? Bir kere görev paylaşımı olmalı, aynı evin içerisinde yaşayan insanlar birbirini hayatını kolaylaştırıcı olmalı. Ortak sorumluluk alanlarında birbirini destekleyici olmalılar. Bu çok önemli. Bir de ortak alanda birbirimizin zevklerine, ilgilerine karşı daha saygılı ve eşlik eder halde olmamız gerekiyor. İlişkiyi ayakta tutmak istiyorsak buna özen göstermeliyiz. Uykusunu kaybedenlere ne önerirsiniz? Uyku problemi çok fazla karşımıza çıkıyor, çünkü gece gündüz mefhumunu kaybettik. Bir kere çalışma saatlerimiz bildiğimiz rutin saat 9-5’tir. Şimdi bütün bunlar uzaktan çalışmaya geçilmesiyle birlikte değişti. İnsanlar iş için gece 10’da da aranabiliyor, o saatte toplantı da yapılabiliyor. İş saatleri değişti, iş yapma şekilleri değişti. Bu noktada genelde hep aynı saatte yatmalarını, öncesinde mutlaka odayı steril etmelerini, pencere açmalarını öneriyorum. Uyku alışkanlığı edinilmeli, uyuyamasanız bile yatma saati düzenli olmalı, aynı saatte yatağa girmeliyiz. Aynı saatte de kalkılmalıyız. Neden siz sarılmıyorsunuz’ diyorlar Kırmızı Oda’ dizisinden bir sahne… Ekran karşısında daha çok zaman geçiriyoruz. Tv dizileri genelde dram ağırlıklı. Son dönemde buna psikoloji ağırlıklı dramalar da eklendi. Bu süreçte bunları izlemek insanları nasıl etkiliyor? Bu tür yapımları izlemek şu süreçte ne kadar doğru? Ben çok doğru bulmuyorum. Zaten hayatımızın her tarafı kara bir sis bulutu içine oturdu, daha kısa, daha keyifli şeyler tercih edilebilir. Tabii ki dram da olacak ama bu haliyle tavsiye de etmiyorum, çok doğru da bulmuyorum. O dizilerdeki birçok şeyi de doğru bulmuyorum. Çünkü insanlar geliyor, o dizilerdeki psikologları görmek istiyorlar, onun gibi olmanı bekliyorlar. Diyor ki “Dizideki doktor şunu yapıyordu, siz niye yapmıyorsunuz?” Hatta “Siz niye sarılmıyorsunuz” diyen bile oluyor. Yani dram var zaten. Hayat aslında şu an. Şu anın hakkını vererek yaşamalıyız. Şu anda tutan şeyler nelerse onları yapmalıyız. Zaten dünya bir tükenmişlik sendromu, kaygı içinde. Bir de artı bu tip şeylere gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü ondan sonra insanlar oturduğu yere çakılı kalıyor. Bizim ülkemizde antidepresanlar tavsiye üzerine alınıyor! Antidepresan kullanımının arttığı yönünde açıklamalar var. İnsanlar bu ilaçları kendi kafalarına göre mi alıyor yoksa doktorlar daha fazla mı yazmaya başladı? Bizim ülkemizde insanlar kendi başlarına, etraflarından duyduklarıyla ya da arkadaş önerileriyle antidepresan alıyor. Bu hep böyleydi. Bu süreçte doktora başvuranlar da çok fazla. Ama hep olagelen şey, komşusunun, arkadaşının kullanımı ve bir şekilde onlara ulaşabiliyorlar ya da gidip yazdırıyorlar. Antidepresanları hangi noktada kullanmak önerilir? İlaç desteği, bazı durumlarda, ağır depresyon durumlarında mutlaka kullanılmalı. Ama bizde şöyledir İlaç kullanmaya karşıdır ama ilaç kullanmanın doktor yazımına karşıdır. Genelde insanlar tavsiye üzerine alıyorlar. Başa çıkma becerileri önemli ama çok zorlayan durumlarda da mesela üç ayı geçen depresyonu varsa… Bir haftada ilaç kullanmaya başlamayız, bir 15 günde başlamayız ama bu depresyon seyri üç ayı geçmişse, iki ayı geçmişse tabii ki destek almalı, ilaç desteği. Başa çıkma becerileri, hayattaki en önemli kazanmamız gereken beceriler aslında. Sağlık çalışanları en çok değersizlik hissi yaşıyor Fotoğraf Reuters Sağlık çalışanları sürekli ölümle burun buruna, onların psikolojisi ne durumda? Çok ciddi bir tükenmişlik sendromu yaşıyorlar, anlamsızlık ve değersizlik… En çok yaşadıkları değersizlik aslında. Çünkü en çok koşturan, en çok ölümle burun buruna gelen bu insanlar. Değersizlik ve tükenmişlik yaşıyorlar. Siz de nefes almadan çalışıyorsunuz, sürekli sorunlar dinliyorsunuz. Sizin psikolojiniz nasıl? Biz de travmaya, tükenmişliğe maruz kalıyoruz. Ama meslek itibariyle o düşünceleri bir yerde bırakmayı öğreniyoruz. Tabii ki bizim de aktivitelerimiz, kendi alanlarımız, kendimizi rahatlatacağımız alanlar olmasa biz de buna dayanamayız. En azından ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Sizin de yardım aldığınız oluyor mu? Biz de yardım alıyoruz tabii ki. Bizim de işin içinden çıkamadığız durumlar olabiliyor, biz de destek alıyoruz. Şerife Budak Köse *Şerife Budak Köse 1992 yılında Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nden mezun oldu. Uzmanlığı klinik psikoloji. Yaratıcı drama, psikodrama, sınıf temelli mücadele programı, bilişsel davranışçı terapi yaklaşım, psikososyal müdahale, iletişim becerileri, analitik psikoloji eğitimleri aldı. Çocuklar üzerine özel eğitimlere katıldı; Çocuklarda Öfke Saldırganlık ve Başa Çıkma Yöntemleri, Çocukluk-Ergenlik Çağı Gelişimsel Dönemi Olası Sorunlar, Zor Çocuklarla Başa Çıkma ve Zorbalık Eğitimi, Çocuklarda Sosyal Beceri Geliştirme. Soma maden kazası, Ankara Gar patlaması, Güvenpark patlaması gibi toplumsal travmalar üzerine saha çalışmalarına katıldı. Çocuk-ergen ve aile terapisti olarak hizmet veriyor. İyi derecede İngilizce biliyor. Evli, bir çocuk annesi. 2’nci Bölüm En büyük sıkıntı Z kuşağında olacak; 65 yaş üstü çok yıprandı
beyin sisine ne iyi gelir