SChwI9i. Hangi tuz ne işe yarar? - 1117 Güncelleme - 1201 İşte tuzların pek bilinmeyen yönleri... Diyetisyen Emre Uzun yapılan araştırmalara göre; "Yeraltı tuz yataklarından çıkarılan rafine tuzlar, yapılan araştırmalara göre 84 element içerir. Bu doğal tuzlar rafine edilerek içerisindeki 82 element ve iz elementler alınır. Geriye sodyum-klor kalır. Sonrasında topaklanmasını engellemek için içerisine katkı maddesi eklenerek sofradaki halini alır. İyotlu ve iyotsuz formları da vardır" diyor. İyot vücutta tiroit hormonu olan tiroksinin yapısında bulunur ve tiroit hormonu vücudun enerji harcama hızını etkiler. Diyetisyen Emre Uzun, iyotca zengin kaynakların sebzeler, meyveler ve deniz ürünleri olduğunu belirtiyor. İyot yetersizliğine bağlı endemik guatr, boy kısalığı, cücelik, zeka geriliği gibi sağlık sorunları görülebildiğini kaydeden Uzun, şunları söyledi "Türkiye’de iyot yetersizliği yaygındır. 1994 yılında UNICEF birliğiyle 'iyot yetersizliği hastalıklarının önlenmesi ve tuzun iyotlanması' programı başlatılmıştır. Türkiye’de tuzların iyotlanması zorunlu hale getirilmiştir. 1g sofra tuzunda 70 mcg iyot bulunuyor." VÜCUDUN DETOKS ÖNERİSİ HİMALAYA TUZUYüksek mineral içeriği ile Himayala tuzunun sağlığa birçok yararı bulunuyor. Sodyumun yanı sıra yüksek oranda fosfor, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, çinko, selenyum, bakır, brom, zirkonyum ve iyot içeriyor. Himalaya tuzu kan basıncını ve hacmini düzenliyor ve içerisindeki sodyum bilgilerin sinir sistemince iletimine ve kas kasılmalarına yardımcı oluyor. Ayrıca insan vücudunun detoksu için kullanılıyor. • Himalaya tuzu vücutta stresi azaltan bir öğedir.• Tuzlu su, doğal antioksidan görevlerini yapar ve vücudu zehirli atıklardan temizler.• Düzensiz kalp ritmini dengeler, tansiyonu düzenler.• Beyin de dahil olmak üzere hücrelerde istikrarlı pH dengesini destekler.• Sağlıklı solunum fonksiyonunu destekler.• Kas kramplarını azaltır. kemik gücünü artırır.• Sağlıklı uyku düzenini destekler.• Sofra tuzuna oranla selülite karşı etkilidir.• Romatizma, artrit ve gut hastalıklarının riskini azaltır.• Böbrek ve safra kesesi taşlarının oluşma riskini azaltır. Tüketim miktarının Himalaya tuzunda da önemli olduğunu kaydeden Uzun, "Bir besini sağlıklı yapan miktarıdır. Tuz tüketiminde genel olarak tüketimi minumum seviyede tutmakta fayda vardır" dedi. MİNERAL KAYNAĞI KAYA TUZU İçerdiği mineral kaynağının, magnezyum ve kalsiyum sayesinde büyük öneme sahip olduğunun ayrıca bu minerallerin vücuttaki organların fonksiyonunu sağladığını söyleyen Emre Uzun, "Ek olarak unutulmamalıdır ki kaya tuzu vücudumuzun içerisindeki yaşamsal faaliyetlere de yardımcı olur. Metabolizmanın desteklenmesine yardımcıdır; Kaya tuzu vücudumuzun içinde metabolizma desteklemek için de kullanılabilir. Bu durum vücut fonksiyonlarının gelişmesine katkıda bulunur. Ayrıca kaya tuzu vücutta su emilimini artırmaya yardımcı olur. Özellikle sindirim sistemi ve diğer organların düzgün işleyişine katkı sağlar. Doğru tuz seviyesi kanda emildiğinde hücre fonksiyonlarının iyi bir iletişimini mümkün kılabilir. Ancak, kaya tuzunun olumsuz yan etkilerini önlemek için uzman kontrolünde ölçülü tüketilmesi önemlidir" şeklinde tuzunun, ayrıca bronşit ve solunum rahatsızlıklarının belirtilerini hafifletmede yardımcı olduğunu açıklayan Uzun, şunları söyledi "Kaya tuzu tüketimi daha iyi oksijen almamıza yardımcı olur. Bu durum ruh halinin iyileşmesine de katkıda bulunur ve mevsimsel duygu bozukluğu tedavisinde de kullanılabilir. Ayrıca stres yönetimine yardımcı olur. Az bir miktarda kaya tuzu sindirimin uyarılmasını sağlar ve iştahın açılmasına yardımcı olur ve bağırsak fonksiyonlarını iyileştirir."BİR DE DENİZ TUZU VAR...Genellikle tuzlu su göllerinden, deniz ve okyanus sularından elde edilen deniz tuzu, suyun buharlaştırılmasıyla oluşur. Herhangi bir işlemden geçirilmez ve rafine edilmediği için içerisinde bir miktar mineral ve elementleri barındırır. Deniz tuzu sodyum, klorür, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve diğer 90 minerali doğal halde bulundurur. Bu maddeler tuza lezzetini ve rengini verir. Sofra tuzu ile benzer sodyum klorür içeriğinin olmasının yanı sıra rafine edilmemiş olması ve zengin mineral içeriği deniz tuzunu daha tercih edilebilir kılar. Deniz tuzu çok sayıda mineral içermesine rağmen sofra tuzu sadece sodyum klorür içerir. Rafine edilmemiş deniz tuzunda sağlık için faydalı birçok mineral var. Sodyumda ne kadar zengin renk, o kadar fazla mineral demektir. Diğerleri gri ya da kum rengi olarak üretilirken, bazı deniz tuzları pembe tuz olarak üretilir. Buradaki tuza pembe rengini veren ise demir mineralidir. Güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturmaya yardımcı olur. Ateş, grip alerji ve hastalıklarla savaşır. Astımla savaşır. Solunum sistemindeki enfenksiyonları azaltıcı etkisi vardır. Diyabet azaltıcı etkisi görülür ve uygun kan şekeri seviyesinin korunmasını sağlar.
Su elbette kalorisi olmayan, şeker barındırmayan en sağlıklı içecek. Peki su içmek yazın bu sıcak günlerinde de kaybettiğimiz sıvıları tekrar kazanmak için de en iyi yol mu?Cevabı hemen vermek zor. Çünkü pek çok duruma göre değişir. Su pek çok insan için çoğu zaman yeterli gibi görünse de kaybedilen suyu tekrar kazanmak kim olduğunuza, nerede, ne yaptığınıza göre değişir. BBC Türkçe’de yer alan habere göre, St. Andrews Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Ron Maughan, “Duyulan ihtiyaçlar, beden gücüyle sıcak bir günde dışarıda çalışan insanla, evinde klima karşısında yaşayan ya da klimalı bir arabayı süren insan arasında farklılık gösterir” diyor. Bu meseleye tek bir kesin cevap var. O da hareket halindeki bir insan, hareket etmeyen insana göre çok daha fazla sıvı tüketmeli. Terlediğimizde su ve tuz kaybederiz. Dolayısıyla bunları ikame edebilmeliyiz. Eğer ikisini de çok tüketirsek, vücudumuz, ozmoz olarak bilinen, suyu hücre zarlarından geçirme sürecinde suyu ve tuzu eşitlemek adına bazı adımlar atar. Bu durumu Maughan, “Kaybedilen sıvıyı sadece suyla ikame edersek, vücutta çok fazla su olur ancak yeterince tuz olmaz. Bu nedenle de vücut, suyu ve tuzu eşitlemek için idrar üreterek sudan kurtulacaktır” diye açıklıyor. Süt içmek daha etkili olabilir Bu yüzden süt içmek belki de su içmekten daha etkili olabilir. Maughan, sütün doğal olarak, bağırsakta su emilimini uyarmaya yardımcı olmak için küçük miktarlarda ihtiyacımız olan tuz ve laktoz içerdiğini söylüyor. Hindistan cevizi suyu da tuz, potasyum ve karbonhidrat içermesi sebebiyle etkili. Süt ayrıca vücuda emilen elektrolitler ve makro besinler içerir. Bu moleküllere bağlanan suyun mide ve ince bağırsaktan geçmesi için geçen süreyi yavaşlatır ve vücudun sıvıları daha iyi emmesini ve tutmasını sağlar. Süt bu işlemin gerçekleşmesi için yeterli şeker içermesinden dolayı şekerli içeceklerden çok farklıdır. Maughan, aslında şekerli içeceklerin bizi kısa vadede susuz bırakabileceğini söylüyor. Bunun nedeni olarak da söz konusu içeceklerin yüksek yoğunluklu çözünen maddeleri içermesini gösteriyor. Suyun vücutta dolaşmak için içinden geçtiği hücre zarları, sadece su ve çok küçük moleküllerin geçmesine izin verir. Su ise hücre içinde daha düşük yoğunluklu maddelerin olduğu yerlerden daha yüksek yoğunlukta maddelerin olduğu yerlere doğru hareket eder ve bu dengeyi sağlar. Bu, gerçekleşen ilk şeyin, suyun sindirim için bağırsaklara doğru yol aldığı ve vücudun ihtiyaç duyabilecek diğer bölgelerinden uzaklaştığı anlamına geliyor. Peki ya spor içecekleri? Bununla birlikte çalışmalar, sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi elektrolitler içeren sporcu içeceklerinin sıvı ihtiyacımızı sudan daha iyi karşılayabileceğini öne sürüyor. Newcastle Üniversitesi’nde spor ve egzersiz fizyolojisi öğretim görevlisi Owen Jeffries, “Fizyolojik mekanizmaları hedeflemek için tasarlanan spor içecekleri, sıvının vücuda yeniden emildiği yer olan ince bağırsaktan geçişini yavaşlatıyor” diyor. Sporcular uzun süreler boyunca yüksek miktarda ter atar. Bu nedenle de kaybettikleri elektrolitleri ikame edebilmeleri önemlidir. Ancak geri kalanımızın su kaybetmemek için spor içecekleri tüketmesine gerek yok. Elit ve profesyonel sporcular için beslenme danışmanı olan Sophie Killer, tükettiğimiz normal içeceklerin yanı sıra dengeli bir diyetin, bir kişinin ihtiyaç duyduğu her şeyi alması için yeterli sıvıyı içereceğini söylüyor. Killer, “Spor içecekleri esasen şeker olan karbonhidratlar içerir. İlave hiçbir enerjiye ihtiyacınız olmadığı için eğer ki tüm gün masada oturuyorsanız buna hiç gerek yok” diyor. Aynı durum halihazırda pek çok insanın fazla tükettiği tuz için de geçerli. Sodyumun vücuttaki yüzlerce biyokimyasal reaksiyonda önemli bir rol oynadığını ifade eden Killer, “Egzersiz yaparken terimizde en yüksek miktarda kaybettiğimiz elektrolittir” diye konuşuyor. Meyve yemenin faydaları “Herkes kadar egzersiz yapan ortalama bir kişi, spor içeceklerine ihtiyaç duyacak kadar çok su kaybetmez.” Bu sözler ise Appalachian Eyalet Üniversitesi’nde biyoloji profesörü ve Kuzey Carolina Araştırma Kampüsü’ndeki İnsan Performansı Laboratuvarı Direktörü David Nieman’a ait. Ancak araştırmalar her beş kişiden birinin sıkça susuz kaldığını göstermesi sebebiyle genel nüfusta su tüketimi önem arz ediyor. Egzersiz yaparken meyve yemenin iyileşmeye yardımcı olduğunu keşfeden Neiman, koşuya çıkmadan önce bir bardak su içmenin ve bir parça meyve yemenin işe yarayacağını söylüyor. Neiman şöyle devam ediyor “Yarım muz, şeker ve 24 farklı polifenol içerir. Bu da suyu vücutta tutacak ve egzersizi destekleyecek besinleri içeriyor.” Guatemala’daki Yaşlanma ve Metabolizma Araştırmaları Merkezi’nde beslenme araştırmacısı olan Gabriella Montenegro, bu tavsiyenin çocuklar için de geçerli olduğunu söylüyor. Montenegro araştırmasında, düzenli olarak meyve ve sebze tüketen çocukların daha iyi su içtiği sonucuna ulaştı. Ayrıca dehidrasyon susuz kalma riski yüksek olan çocukların ve yaşlıların daha fazla meyve ve sebze yemesini tavsiye ediyor. Karbonhidrat tüketiminin aslında suyun vücuda emilimini yavaşlatacağını ve içtiğimizi korumamıza yardımcı olacağını söyleyen Killer ise şöyle devam ediyor “Yapılması gereken en basit şey, yemekle birlikte su içmektir; çünkü bu, vücudun sıvıyı yavaşça emmesini ve tutmasını sağlayarak zarlardan geçmesine izin verir. Böylelikle su doğrudan mesaneye gitmek yerine idrar üretiminde artışa neden olur ve size su takviyesi yapmak için olması gereken yere ulaşır.” Kafeinli içeceklerin etkisi Vücuda su takviyesinde başka bir yol da çay ve kahve içmektir. Kimileri kafeinli içeceklerin vücudu susuz bırakmasından endişe ediyor ancak bu yalnızca yüksek dozda kafein içtiğimizde ve yeterince su almadığımızda geçerli bir durum. Maughan bu durumu, “Kafeinli içecekler vücudun daha fazla idrar üretmesini sağlar. Ancak aynı zamanda su da içerirler. Bu da genellikle kafeinin yok ettiği sıvıdan daha fazlasını içerir” diyerek açıklıyor. Aslında Maughan, çay ve kahvenin su içmenin iyi bir yolu olduğunu çünkü zevk aldığımız bir şeyden daha fazla içeceğimizi belirtiyor. Eğer içen kişi buna alışmışsa bazen yüksek dozda kafein bile su kaybına neden olmaz. Düzenli kafein tüketen insanlar kafeinin idrar söktürücü etkisine daha az duyarlıdır. Killer 2014 yılında kahve içen 50 erkekle yaptığı bir çalışmada, üç gün boyunca günde dört fincan kahve içmenin, eşdeğer miktarda su içme ile aynı düzeyde hidrasyon vücudun su ihtiyacını karşılama sağladığını buldu. “Kahve günlük sıvı gereksinimlerine katkıda bulunur ve düzenli kahve içen insanlarda ise böbrekler kahveden elde edilen sıvıyı tutmak için uyum sağlar” diyen Killer şöyle devam ediyor “Makul miktarda kahve veya çayın, düzenli kafein tüketen insanları susuz bırakması için ortada hiçbir sebep yok.” Vücutta yeteri miktarda suyu tutabilmek, yalnızca ne içtiğimize değil, onu nasıl içtiğimize de bağlıdır. Jeffries, vücudun günlük yaşamın bir parçası olarak azıcık su kaybı ile aşırı su alımı arasında gidip geldiğini ve su kaybını ancak belirli bir seviyeye ulaştığında fark ettiğini söylüyor. Bu noktada ise sıvı almak için ideal an çoktan geçmiş olabilir. Jeffries, bununla mücadele etmek ve hidrasyon seviyemizi korumak için gün boyunca su içmeyi tavsiye ediyor. Tek seferde çok fazla sıvı tüketmek, önce su ihtiyacımızı karşılasa da, sonra vücuttan daha fazla suyun geçmesine ve idrar olarak çıkmasına neden olabilir. Killer, “Bir litre su içmek mesaneyi çabucak bunaltır. Bu sizin su ihtiyacınızı aslında karşılamaz. İdrarınız temiz olabilir ama bu hidrasyon durumunun bir işareti değildir” diyor. Sporcuların elinde daha iyi imkanlar varmış ve pek çoğumuzun elinde yalnızca su kalmış gibi düşünebilirsiniz. Ancak uzmanlar, suyun küçümsendiğini savunuyor. Suyun genellikle unutulan bir besin olduğunu savunan Killer şöyle devam ediyor “Ücretsiz, sağlıklı ve dişlerimize zarar vermiyor.” Montenegro ise hidrasyonun son birkaç yıldır çok fazla araştırmalara konu olmadığını ancak sandığımızdan daha fazlasının olabileceğini söylüyor. “Su önemli olmaktan çıktı. Ama çok önemli bir besin” diyen Montenegro sözlerini şu ifadelerle sonlandırıyor “Eminim hidrasyon meselesiyle ilgili henüz araştırılmamış çok daha fazla metabolik şey vardır.”
Tüm yaşam fonksiyonlarımızın düzenlenmesinde bol su içmek kilit rol üstleniyor. Ancak iş hayatının yoğun temposu ve günlük yaşamın koşuşturması arasında çoğu zaman yeterince su içmemek gibi önemli bir hataya düşebiliyoruz! Bol Su İçmek Zayıflatır mı? Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, bol su tüketmediğimizde başta dehidrasyon, erken yaşlanma, tansiyon ve sindirim problemleri olmak üzere pek çok önemli sağlık sorununun gelişebileceği uyarısında bulunarak, “Bu nedenle vücudunuzun her gün ihtiyaç duyduğu miktar kadar su içmemiz oldukça önemli. Günlük 8-12 bardak su içmenin en doğrusu olduğunu söyleniyor. Ama gerçek şu ki ihtiyaç duyduğunuz su miktarı cinsiyetinize, ne kadar egzersiz yaptığınıza, havanın ne kadar sıcak olduğuna ve başka birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Az su içmek kadar çok su içmek de hatalı mı? Az su içmenin yanı sıra çok su içmek de vücudumuzdaki sıvı elektrolit dengesini bozarak sağlığımızı tehdit edebiliyor. Oğuz, “Kalp yetmezliği veya böbrek hastalığınız varsa sıvı alımınızı sınırlamanız gerekebiliyor. Zira çok su içtiğiniz zaman böbrekleriniz fazla suyu atamazsa, hiponatremi’ denilen tablo ortaya çıkabiliyor. Bu, kanınızdaki minerallerin seyreldiği veya sulandığı anlamına geliyor. Sonuç olarak, kandaki sodyum seviyeleri düşüyor, vücudunuzun su seviyesi yükseliyor ve hücreleriniz şişiyor. Bu durum oldukça ciddi, hatta yaşamı tehdit eden sorunlara yol açabiliyor” diyor. Sabahları aç karnına su içmek doğru mu? Sabah kalkar kalkmaz içilen 500 ml suyun kan akışını hızlandırdığı, yeni kan hücrelerinin üretimini artırdığı ve cildinizin parlamasını sağladığı kanıtlandı. Sabahları aç karnına su içmek aynı zamanda bağırsakların çalışmasına katkı sağlayarak fazla kilolardan kurtulmanıza da yardımcı oluyor. Ayrıca daha az açlık hissetmenizi sağlamasının yanı sıra bağırsaklarda yer alan toksinlerin vücudunuzdan atılmasına da yardım ediyor. Bunların yanı sıra metabolizmanızı hızlandırıyor, saçlarınızın daha sağlıklı ve parlak bir görünüme sahip olmasına katkıda bulunuyor, mide ekşimeleriniz varsa sorunu hafifletiyor, böbrek taşı oluşumunun ve mesane enfeksiyonlarının önlenmesine destek oluyor ve bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor. Limonlu / sirkeli su içmek fayda sağlar mı? Oğuz, sabahları limonlu veya sirkeli su içmenin faydalı olduğunu belirterek, nedenlerini şöyle sıralıyor “Sirke ve limondaki potasyum kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olabiliyor. Sabahları ılık limonlu su içmekten alacağınız C vitamini, kardiyovasküler hastalık ve felç riskini azaltabiliyor. Aynı zamanda hastalıklarla ve aşırı asidik ortamda gelişen kötü bakterilerle savaşan vücut pH’ını yükseltiyor, sağlıklı hücre işlevini ve yapısını destekliyor, bakteri ile virüsleri vücuttan uzaklaştırıyor” Ancak asidik içerikleri yüksek olduğu için reflü veya gastrit gibi mide problemleriniz varsa, limonlu veya sirkeli suyu tüketmemeniz öneriliyor. Su içmenin en doğru şekli nedir? Su içmenin en doğru şekli, bir bardak suyu 10-15 saniye zaman diliminde yudum yudum içmektir. Suyu öğünlerinizden yarım saat önce ve yarım saat sonra tüketmeniz, midenizin genişlemesinin önüne geçmenize yardımcı oluyor. Dikkat! Bir seferde çok fazla su tüketmek midede şişkinliğe ve rahatsızlığa yol açabiliyor. Spor yaparken su içmek önemli mi? Spor yaparken organlarımız ve hücrelerimizin düzgün çalışmalarını sağlamak için suya ihtiyacımız var. Egzersiz yaparken su içmek vücut ısımızı düzenlemeye de yardımcı oluyor. Dolayısıyla egzersiz sırasında yeterince su içmezseniz, kendinizi dehidrasyon ve başka komplikasyonlar için büyük riske atmış olursunuz. Ayrıca kaslarınız yorulmaya başlar, kramplar, güçsüzlük ve koordinasyon kaybı yaşayabilirsiniz. Dehidrasyon durumunda vücudunuz kendini soğutamaz, vücut ısısının yükselmesi sonucunda sıcak çarpması gibi ciddi tablolar oluşabilir. Dehidrasyonu önlemek için sadece egzersiz yaparken değil, egzersiz öncesi ve sonrasında da içtiğiniz su miktarına dikkat edin. Su içmek zayıflatır mı? Yapılan araştırmalarda, suyun metabolik hızı yüzde 30’a kadar arttırdığı tespit edilirken, yemeklerden önce içilen suyun tokluk hissi oluşturduğu ve bu sayede daha az yememizi sağladığı ortaya konmuş. Başka bir çalışmada, öğünlerden önce içilen suyun bu etkileri sayesinde ortalama 75 kalori daha az almamızı sağladığı belirtilmiş. BSHA- Bilim ve Sağlık Haber Ajansı Mersin Odak Haber yazı işleri ekibi topluma gerçekleri aktarmayı, değişik katmanların sesi olmayı amaç edinmiştir Mersin son dakika, gündem, haber, spor, ekonomi, asayiş, odak haber
Nasıl Kusulur Nasıl Kusabilirim Kusmanın Yolları Ne? Kusmak İstiyorum Kusma Nedir? Midemizde bulunan yiyeceklerin ağızdan dışarı atılmasına kusma denir. Bozulmuş yiyeceklerin tüketilmesi, çok aşırı yemek yemiş olup bu durumun bizi rahatsız etmesi gibi çeşitli nedenlerden dolayı kusma ihtiyacı duyabiliriz. Bu makalemizde kusmanızı kolaylaştıracak, yediklerinizi çıkarmanızı sağlayacak önerilerde bulunacağız; Kusma Yöntemleri Parmaklarınızı kullanın; İşaret parmağı ve orta parmağınızı birleştirip ağzınızın içine sokup parmaklarınızı boğazınıza götürün ve küçük dilinize deyin. Bu hareketi yaparak kolayca kusabilirsiniz. Diş fırçası kullanın Diş fırçası ile dilinizi boğazınıza, küçük dilinize kadar fırçalamak midenizi bulandırıp kusmanızı kolaylaştıracaktır. İğrenç ve mide bulandırıcı şeyler düşünün; İğrenç şeyler düşünmek de kolaylıkla kusmanızı sağlayacaktır. Örneğin size iğrenç şeyler yedirmeye çalıştıklarını düşünerek kusmanıza yardımcı olabilirsiniz. Elma sirkesi 1-2 yemek kaşığı elma sirkesi içmek de, güçlü asidik özelliği ve keskin kokusu sayesinde anında kusmanızı sağlayacaktır. Tuzlu su için; 3 tatlı kaşığı tuzu bir bardak ılık suya katıp karıştırın. Bu karışımı için. Hepsini bitirmeniz gerekmez, kusana kadar içebilirsiniz. Aşırı tuz tadı midedeki asidi uyarıp kusmanıza yardımcı olacaktır. Yüksek tansiyon hastaları için bu yöntem uygun değildir. Hint yağı kullanın; Bir bardak portakal suyuna veya ılık suya 1 çorba kaşığı hint yağı karıştırıp içmek de kusmaya neden olabilir. Bununla birlikte, özellikle küçük çocuklar için, akciğer iltihabı riski nedeniyle, bu yöntem tavsiye edilmemektedir. Yumurta akı kullanın Yumurta akı da kusma refleksini uyaran maddelerdendir. 2-3 tane yumurtanın akının ağzınızda gargara yapmak kusmanıza yardımcı olacaktır. Klozet başına gidin; Klozetin başına gidip kafanızı eğin. Klozetteki pis görüntü midenizi bulandırıp kusmanızı sağlayacaktır. Tuzlu kola Kolaya 1-2 tatlı kaşığı tuz atıp içmek de mideyi feci bulandırıp kusmanıza yardımcı olur. Ancak mide rahatsızlığınız varsa bu yöntem sizin için uygun değildir. Bol su içmek Kolayca kusmanın yollarından biri de bol su içmektir. Bol su içince midenin normal kapasitesi zorlanacağından içtiğini çıkarma ihtiyacı hissedersiniz. Çöp koklayın Çöpleri koklamak çöpteki bozulmuş besin artıklarını teneffüs etmek de midenizi bulandırıp kusma refleksini harekete geçirir. Hardallı Su Hardallı su içmek de kusmanıza yardımcı olur. 1 yemek kaşığı hardal sosunu bir bardak sıcak suya katıp karıştırın ve tek seferde bu karışımı kusma amaçlı işe yaraması için 20-30 dakika bekleyin. Dönmek kusturur; Dönme hareketi de başınızı döndürüp kısa süre içinde midenizin içinde bulunanları çıkarmanızı sağlayabilir. Dönebilen bir sandalyede sıkıca oturun. Yavaşça sandalyeyi döndürmeye başlayın ve kademeli olarak dönüp kusana kadar dönmeye devam edin. Not Bu yöntemlerin hiç birini zayıflamak için kullanmanız tavsiye edilmez. Çünkü üç dört kere yemekten sonra kustuktan sonra mideniz kusmaya alışır, yemek tutmaz ve hastanelik olursunuz.
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, gündelik hayatta ihmal ettiklerimizin başında su içmenin geldiğini söyledi. Enç, “Az su içmek vücudun tüm dengesini alt üst edebilir. Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozuklukları görülebilir” Diyetisyen Pınar Kural Enç, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Özellikle kimimiz için eziyettir sanki o bir bardak suyu bitirmek. Ancak sağlığın korunması ve canlılığın sürdürülebilmesi için gerekli bir numaralı madde sudur. Vücudumuzun %55-75'lik kısmını oluşturur. Su; metabolizmanın düzenlenmesinde ve vücudumuzdaki tüm reaksiyonlarda görevlidir” ifadelerini zayıflama üzerine olan etkisinin gözardı edilemeyecek kadar fazla olduğunu dile getiren Enç, “Midede oluşturduğu hacimden dolayı daha az yemeyi ve metabolizmayı çalıştırıp günlük harcanan enerjiyi arttırıyor. Tüm bunlar düşünüldüğünde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli” diye konuştu. SUYUN FAYDALARI"Az su içmek vücudun tüm dengesini alt üst edebilir. Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozuklukları görülebilir" diyen Enç, suyun faydalarını ise şöyle aktardı"Hücrelere oksijen ve besin öğelerinin taşınmasını, ayrıca atık ürünlerin taşınarak böbreklerden atılmasını göz ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini kan, gastrik sıvı, tükürük, amniyotik sıvı gebelikte ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmı yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine katkıda sağlığında, bağışıklık sisteminde, vücut ısısının denetiminde, ödemin atımında rolü ve mide salgısında besinlerin sindirilmesinde görev alıp vermeden dolayı oluşan sarkmaları sporla birlikte ihtiyaç duyduğu iz minerallerin pek çoğunu algınlığı, idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları ve mesane kanseri riskini diyetlerinde metabolizmayı çalıştırmanın yanında, midede hacim oluşturarak tokluk hissi vermede işe yaşamın vazgeçilmezleri arasında olmasına rağmen asıl problem su içme kültürünün sıvı içeceğin suyun yerini tam anlamıyla tutmadığını unutmamak gerekir." "SU İÇMEK İÇİN SUSAMAYI BEKLEMEYİN"Su içmek için susamayı beklememek gerektiğini anlatan Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Su içmenin zamanı ve miktarı erkeklerde 3,7 litre, kadınlarda 2,7 litre sıvı alımı olması gerekmektedir. Su dışındaki pek çok sıvı hayatımızda ciddi ölçüde yer alıyor. Çalışma hayatının vazgeçilmez ikramları çay, kahve, nescafe, meyve suları, bitki ve meyve çayları vb. içecekler. Bu içeceklerden bazılarının diüretik etkisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan sıvıyı karşılamayacağı ve hatta vücuttan sıvı atımını arttıracağı için suyu su olarak içmek gerekir. Öğünlerden 30 veya 15 dakika önce alınan suyun metabolizmayı hızlandırma üzerine ve midede hacim oluşturarak öğünde fazla besin alımı engellemek adına gözardı edilemeyecek faydaları bulunuyor” dedi.
tuzlu su içmek kusturur mu